Aklındaki düşünceleri temiz bir kağıda geçirmek için bile uygun sayfayı ararken yakaladım onu. İçindeki yerleştirme hastalığı monotonluğun pençesinde kıvranırken çelişkili dünyasını seyre dalmıştı. 
zıtlıklarla doluydu.
Ara sıra kulağına çalınan güzel bir şarkı, biraz ıslaklık ve nikotin bombardımanı onu, beyaz önlüğünü kenara fırlatıp yeraltı dünyasının kaymağını yediği günlere dönmesine yetiyordu. böyle zamanlarda notaların akması için elinde bir kalem bulunması kafiydi, gözlerini kapatmasına bile gerek yoktu.
norah jones un doldurduğu odasında terli vücudunun üzerindeki karalama kağıdı umudu kadar beyaz gözüktü gözüne. huzur muydu hissettiği tam bilinmez ama kaybettiklerini düşündüklerinin geri gelmesi güzel duygular uyandırmıştı yeniden. bu duygularla dans ediyorken şimdi sırada ayağına basanların kimlik tespiti vardı.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bahar Sendromu

Dönüşü